1dk sonra…
Biraz daha netleşti. İşte istediğim şarkı! Radyonun
cızırtısında ayrı bir hoş geliyor kulağa… Bir yudum daha alıyorum, halis kendi
bağının üzümlerinden yapılma Tekirdağ Rakısı… Peynir bitmiş, olsun… rakı var
nasıl olsa.
“Ne güzel çalıyor bu radyo da…” sıradaki parça da güzel. Levent Yüksel'i çok severim. Arkama biraz daha yaslanıyorum. Bir sigara daha yakıp adalara doğru
tüttürüyorum. “Bu kaçıncı sigaram?” paket bitmiş işte. Bir şimsek daha çakıyor,
öyle kuvvetli ki ciğerlerimde hissediyorum titremesini. Göğüsüm sıkışıyor,
yutkunuyorum. Gözlerimi kapatıyorum, kararan havayı bir de ben siyaha
boyuyorum. Radyo yine gitti, hem de en keyifli yerindeyken. Şansım yok bu gece…
Biraz daha kurcalıyorum, başka kanallara bakıyorum. Bu sefer yönünü güneye veriyorum, tam bulutların
olduğu yere doğru. Son dublemi doldurup, bir sigara daha yakıyorum. “Şerefe!”
diyorum. Hep geçmişe kaldırılacak değil ya, geleceğe kaldırıyorum bu sefer
kadehimi.
Ses tekrar geldi. Bu sefer bu çalıyor. Ne güzel diyor, “at
kadehi elinden bin parçaya bölünsün, dökülsün meyler yere…” derken elimdeki
kadehi atıyorum. Parçalanmıyor kahretsin, kumsaldayım! Bir şimşek daha
çakıyor, derken bir tane daha, sonra her yer bembeyaz… Hiçbir şey hatırlamıyorum.
Neredeyim, nereden geldim, nereye gidiyorum… Ne ağrı hissediyorum, ne de bir acı.
En temizini yaptım belki de, en temiz intihar senaryosu. Hem bekliyorsun, hem
de beklemediğin bir anda karşılıyorsun…
geleceğe kalkan kadeh, ilerde moralimizi bozan kim varsa onlara girsin.
YanıtlaSil