Temmuz 16, 2012

Vakt-i Ansızın


   
   Olmasını istediğin ve olsun diye beklediğin şeyler, “hiç beklemediğin zamanda olur” derlerdi de inanmazdım. Hatta inanmamakla kalmaz tüm benliğimle, bütün bilgi birikimimle muhalefet giderdim.  “Beklemiyorsam neden olsun yeaa, zaten beklemiyorum!” der etrafımdaki tüm delici bakışları üzerime toplardım. Lakin şu sıralar yaşadıklarımı ve başıma gelenleri/gidenleri size anlatsam “ohaaaa, çüş ne ballısın lan!” diyip bugüne kadar bahsettiğim, neredeyse tüm yazılarıma konu olan o meşhur şanssızlığımla alakalı “hani şanssızdın sen! Sende de şans yoksa ben öliyiimm!” dersiniz. O yüzden bu aralar pek bir şey yazamadım canlarım kusurabakmayın. Çok merak ettiniz dimi, acaba bu kızın başına ne geldi ne gitti, öldü mü kaldı mı, cinayete mi kurban gitti yoksa evlendi falan filan mı diye... Yok yok başıma henüz bunlar kadar felaket şeyler gelmedi, tabi bu gelmiycek anlamına da gelmiyor... İnsan hayatı bu, bir dakikası öteki dakikasına uymuyor. Elinde olan şey bir bakmışsın 2dk sonra yok gitmiş, bitmiş... Ya da bakmışsın beklediğin her ne varsa beklemediğin bir anda oluvermiş,  hemde en mikemmelinden!! Beklersin olmaz beklemezsin olur, ne boktan şey lan! Ben böyle olsun istemezdim şahsen. Bir şeyi istiyorsam hemen olmalı, tez canlıyım sabırsızım ne yapabilirim... İşte böyle sevgili bu satırları okuyan maktulüm, çok merak ettin dimi bu kız bu kadar konuştu da ne yaşadı, anlata anlata bi türlü sadede gelemedi diye... Söylemiycem işte, merak et! Hatta meraktan kudur deli divane ol! Hahahh şaka şaka kıyamam ya, sadece şöyle bir ipucu verebilirim olmasını çok istediğim birşey vardı, bekledim bekledim olmadı olduramadım derken bir an geldi ki, oldu! Hemde en mükemmel haliyle... O yüzden ne olduğunu söylemiyorum sonra nazara geliyor milletin gözü kalıyor. Bugüne kadar hayatımda olup biten her şeyi herkese söylerdim, bir aptal benim ya! Söyledikçe gitti, elimden kaydı... O yüzden mi, artık bir kapalı kutuyum canım açabilene aşkolsun.... 

Ps: Yazılarımı çok özlüyorsanız söyleyin, ben de ilhamımı çağırıyım yoksa durduk yere gelmiyor şerefsiz!

Temmuz 09, 2012

Alcoholic


   Son bir kaç yazımda farkettim de rakıyı baya övmüşüm. Hatta öyle böyle değil akıllara zarar methetmişim. Lakin bunun sorumlusu sadece ben değil, doğduğum yerden de öte tamamıyla genetiğimin suçudur. Hoş vatanında doğup yetişmiş olmam da ayrı bir konu ya neyse...
   Henüz yürümeye çalışırken sofralarda Yeni Rakı vardı bizim. Ben düşerdim ama o hep dimdik ayakta dururdu. Pek özenirdim kendisine vesselam... Daha o yaşta bilirdim Tekirdağ ile Yeni Rakı arasındaki farkı. Yaş üzüm nedir, kaç defa damıtılır hepsini bir matematik gibi öğrenmiştim. Hatta matematiği bile bu kadar hevesle öğrenmemişimdir. Büyüdükçe yenileriyle tanıştım ama onların yeri hiç değişmedi. İkisi de ayrı ayrı başımızın tacı, soframızın nuruydu. Biz ailecek yemeğin yanında içmek için değil, özellikle rakı için sofra kurarız. Hatırlarım ufacık bir velettim, babam her dublesini doldurduğunda mutfaktan çay bardağını kapıp yanında biterdim. Sağolsun bu güne kadar geri çevirmişliği yoktur zat-ı muhteremin. Bugün arkadaş toplantılarında dimdik ayakta duruyorsam bu babamın eseridir. (İçimden 'babam sağolsun' diye arabamın arkasına yazdırasım geldi eyvahlar olsun.) Tabi genetiğimi de yabana atmamak lazım. Anne tarafım ayıptır söylemesi pek sever anasonu. Gerçi ayıpsa neden söylüyorum onu bende bilemedim ama salla... Adamlar günde bir büyük devirmezlerse içleri rahat etmiyor. Nasıl bir bünyeye sahipler bu yaşa geldim hala çözebilmiş değilim. Hoş, içmedikleri zaman kafaları daha güzel ya neyse... Kimse anason kokusunu sevmezken ben keşler gibi rakı koklayıp, içmeden de güzel yapabilirdim o kafayı. Böyle de ayrı yeteneklerim var yani. Şu kafamı başka işlere çalıştırsaydım yemin ederim şimdiye kadar CEO olmuştum. 
   Düşündüm de bu yazı pek bir özele girdi. Hele ki bu satırları iş yerinde yazmam hiç hoş olmadı. Ama bu da can, arada sıkılıyor işte. Neyse uzun lafın kısası, müstakbel olabilecek bir aday varsa canım işin çok zor bil istedim. Eğer ki içmiyorsan kendini alıştır derim, zira bu aileye kabul zor, hem de çok zor!