Hareketli bir
gecenin ortalama saatlerindeyim. Bütün bir haftanın yorgunluğunu atmak amacıyla
kendimi sokaklara atmışken, haftasonunun telaşına karşılık bir o kadar sessiz,
bir o kadar da yalnızım.
Arkadaşlarımın
bulunduğu barın önüne gelmiş, içeri girip girmeme hususunda yine kendimle
tartışıyordum. Kapının önünde durmuş düşünürken tam olarak ne yapmam
gerektiğini ben de bilemiyordum ki, bir süre haraketli sokağın ortasında mal
gibi dikildiğimin farkına bile varamamıştım. Omzuma çarpan bir diğer omuz
nihayet kendime gelmeme sebep oldu. Ben kimim? Neredeyim? gibi aptalca sorular
sorarken durumumun ciddiyetini farketmem üzerine kendimi sorgulamaya devam
ettim. Olmak istediğim yerde miyim? Ya da daha doğru bir sual olarak, olmak
istediğim kişilerle mi? Biraz daha düşünmenin akıl sağlığımı olumsuz
etkileyeceğini düşünerek kendimi içeri attım. Kalabalık, sağırlık derecesinde
yüksek ses, havada uçuşan shot bardakları… Kendimi kaybedeceğim, rutin bir
gecenin başlangıcındaydım yine… Kızla erkek sayısının birbirini tuttuğu,
sahteliklerin cirit attığı sonunun nereye gideceği belli olan sıradan bir gece…
Gülümsemeler, geyik muhabbetler, saçma
sapan bir gösteriş! Her şey ne kadar da sahte geliyordu ilk defa gözüme. Ben mi
değiştim yoksa içeridekiler mi yalan? Yoksa bir şeylerin farkına mı vardım sonunda? Bir süre
daha izledim, fakat eksik bir şeyler, olmayan, olduramayan, bana aptalca gelen
şeyler vardı. Boğuldum, daraldım… Ait değilim buraya ben de farkındayım. Peki neden
buradayım? Gerçekleştirmem gereken bir ritüel haline gelmiş hayatıma aynı
monotonlukta devam ediyordum. Ye, iç, eğlen, sarhoş ol ve sex… Bu kadar
gerizekalı olamazdım, olmamalıydım. Tanrım ne kadar zavallıyım! Biraz nefes
almak için kendimi kapı dışarı ettim. Merdivenin tekine sotelenmiş otururken
sokaktan gelip geçenleri izliyordum. Farklı yüzler, farklı suratlar, kişilikler…
Ne yapmalıydım? İçeriye girip her zaman olduğu gibi göt misali bir kafaya
ulaştıktan sonra yanıma alacağım hatunla gecenin sonunu mu getirmeliydim? Yoksa
bir sefer de olsa insan olup kendimi mi dinlemeliydim?
‘Şeytan’ diye
adlandırdığımız varlık her zaman sol omzumuzdayken, hele bir erkek olarak ona uymamak
çok zordur. Fakat artık benliğime yaptığım haksızlıklara daha fazla tahammülüm
kalmamıştı. Bana verilmiş bir görev
olarak gördüğüm, sıradanlıktan bayağılaşmış gecenin böyle devam etmemesi gerektiğine
kanaat ettikten sonra, sigaramdan bir fırt daha çekerek “sikerler” edasıyla
izmariti fırlatıp ezdim. Bir nebze de olsa kendime saygımın arttığını düşünerek evimin
yolunu tuttum. Nihayetinde muhabbetlerimize konu olan o meşhur şeytanın pabucunu kendisine iade ettim ve bir
seferlik de olsa kendim olabilmenin hazzını yaşadım…
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBazen farklı karakterlere bürünebildiğim için kendimden cidden korkuyorum hahaha :)
Sil