Her kız grubunda olduğu gibi burada da konuşulan ilk konu "nasıl daha zayıf olabilirim"dir. Karşıdan bakıldığında "üflesem uçacak lan bu!" dediklerin hala zayıflamanın yollarını tırım tırım aramaktadır. Aslında bilmezler ki erkekler ele avuca gelen, hafif dolgun hatunlardan hoşlanırlar. Sırf bu diyet uğruna türk kahveleri en az şekerle yapılır, fakat servisinde mutlaka çikolata ve lokum bulunur. Ben böyle işin..! Diyetle ilgili birkaç taktik verildikten sonra artık aralarından birinin ortamın aurasını bozup kendi ex-aşkına ya da genel olarak erkek tabiatına isyan etmesi gerekir. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra içlerinden biri dayanamayıp "bu erkeklerin var yaa, topunun allah belasını versin!" der ve herkes bu saatten sonra dökülür... Dışardan görsen çok hanım hanımcık, kibar görünen tipler artık ağıza alınmayacak küfürlerle bezenmiş bir dille karşı cinse sövmeye başlar. Bu tip buluşmalar, kızlar arasında bir nevi terapi niteliği taşır ve buluşmanın sonunda içindekileri kusan bayanlar teker teker bir melek olmuştur. Melek dediğimiz de öyle bildiğimiz beyaz kanatlılardan değil. Çünkü hepsi aldıkları bu gazla karşı cinsin kökünü kurutmaya yemin etmiştir. Tabi asıl korkulması gereken, bu grup düzenledikleri seans sonrası ya karşı cinsle buluşursa? İşte problem bundan sonra başlar. Birbirlerinden akıl alan, birbirleriyle deneyimlerini paylaşıp ders çıkaran bu kızlar artık erkek arkadaşlarıyla buluşup onları kendilerine köle etmek için her türlü pisliği, kandırmacayı yapacaktır. Bu yolda herşey mübahtır diyerek emellerine ulaşana kadar çalışmaya devam ederler. Öte yandan bu kızların tam tersi bir grup vardır ki, onlar sonsuza dek yalnız kalmaya mahkumdur. Bu tipler toplandıklarında aynı şekilde erkeklere sayıp söverler ama terapi sonrası aptal hallerini sürdürüp yalnız kalmaya devam ederler. Bu kısım erkekleri hiç yormaz, başlarının etini yemez, dırdır etmezler çünkü yapılanlara "susmak en büyük erdemdir" diyerek tepki vermezler. İşte bu yüzden buluşmadan hep elleri boş dönerler. "Huzur istiyorum" diyen erkek ise bu tiplerin değerini bilmeyip onlara acı çektiren fettanların peşinden huzur aramaya giderler. Bu nedenle yapılan türk kahvesi temalı seansların dünya üzerinde kimseye faydası olduğu görülmemiştir. Kendisi sadece "40 yıl hatırı var" diyerek kahveyi yapan kişi üstünde bir daha görüşmek üzere baskı kurmaktan öteye geçememiştir.
öğrencilik hayatımın bana verilmiş tüm görevlerini tamamladığım şu günlerde, ben de ne yaptığımı gerçekten bilmiyorum... adı üstünde bu blog sadece "GÖSTERMELİK"
Eylül 19, 2011
Türk Kahvesi adama neler yaptırır...
Ortam hazırlanmıştır... Tabi bu ortam için sadece içilmiş ve özene bezene kapatılmış türk kahvesi yeterlidir. Özene bezene diyorum çünkü bu masum gibi görünen küçük fincanlardan aşırı bir şekilde medet umulmaktadır. Kısaca kendisi 7'den 70'e her gruptan insanın umut taciridir, kadın-erkek, yaşlı-genç onun için farketmez...
Her kız grubunda olduğu gibi burada da konuşulan ilk konu "nasıl daha zayıf olabilirim"dir. Karşıdan bakıldığında "üflesem uçacak lan bu!" dediklerin hala zayıflamanın yollarını tırım tırım aramaktadır. Aslında bilmezler ki erkekler ele avuca gelen, hafif dolgun hatunlardan hoşlanırlar. Sırf bu diyet uğruna türk kahveleri en az şekerle yapılır, fakat servisinde mutlaka çikolata ve lokum bulunur. Ben böyle işin..! Diyetle ilgili birkaç taktik verildikten sonra artık aralarından birinin ortamın aurasını bozup kendi ex-aşkına ya da genel olarak erkek tabiatına isyan etmesi gerekir. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra içlerinden biri dayanamayıp "bu erkeklerin var yaa, topunun allah belasını versin!" der ve herkes bu saatten sonra dökülür... Dışardan görsen çok hanım hanımcık, kibar görünen tipler artık ağıza alınmayacak küfürlerle bezenmiş bir dille karşı cinse sövmeye başlar. Bu tip buluşmalar, kızlar arasında bir nevi terapi niteliği taşır ve buluşmanın sonunda içindekileri kusan bayanlar teker teker bir melek olmuştur. Melek dediğimiz de öyle bildiğimiz beyaz kanatlılardan değil. Çünkü hepsi aldıkları bu gazla karşı cinsin kökünü kurutmaya yemin etmiştir. Tabi asıl korkulması gereken, bu grup düzenledikleri seans sonrası ya karşı cinsle buluşursa? İşte problem bundan sonra başlar. Birbirlerinden akıl alan, birbirleriyle deneyimlerini paylaşıp ders çıkaran bu kızlar artık erkek arkadaşlarıyla buluşup onları kendilerine köle etmek için her türlü pisliği, kandırmacayı yapacaktır. Bu yolda herşey mübahtır diyerek emellerine ulaşana kadar çalışmaya devam ederler. Öte yandan bu kızların tam tersi bir grup vardır ki, onlar sonsuza dek yalnız kalmaya mahkumdur. Bu tipler toplandıklarında aynı şekilde erkeklere sayıp söverler ama terapi sonrası aptal hallerini sürdürüp yalnız kalmaya devam ederler. Bu kısım erkekleri hiç yormaz, başlarının etini yemez, dırdır etmezler çünkü yapılanlara "susmak en büyük erdemdir" diyerek tepki vermezler. İşte bu yüzden buluşmadan hep elleri boş dönerler. "Huzur istiyorum" diyen erkek ise bu tiplerin değerini bilmeyip onlara acı çektiren fettanların peşinden huzur aramaya giderler. Bu nedenle yapılan türk kahvesi temalı seansların dünya üzerinde kimseye faydası olduğu görülmemiştir. Kendisi sadece "40 yıl hatırı var" diyerek kahveyi yapan kişi üstünde bir daha görüşmek üzere baskı kurmaktan öteye geçememiştir.
Her kız grubunda olduğu gibi burada da konuşulan ilk konu "nasıl daha zayıf olabilirim"dir. Karşıdan bakıldığında "üflesem uçacak lan bu!" dediklerin hala zayıflamanın yollarını tırım tırım aramaktadır. Aslında bilmezler ki erkekler ele avuca gelen, hafif dolgun hatunlardan hoşlanırlar. Sırf bu diyet uğruna türk kahveleri en az şekerle yapılır, fakat servisinde mutlaka çikolata ve lokum bulunur. Ben böyle işin..! Diyetle ilgili birkaç taktik verildikten sonra artık aralarından birinin ortamın aurasını bozup kendi ex-aşkına ya da genel olarak erkek tabiatına isyan etmesi gerekir. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra içlerinden biri dayanamayıp "bu erkeklerin var yaa, topunun allah belasını versin!" der ve herkes bu saatten sonra dökülür... Dışardan görsen çok hanım hanımcık, kibar görünen tipler artık ağıza alınmayacak küfürlerle bezenmiş bir dille karşı cinse sövmeye başlar. Bu tip buluşmalar, kızlar arasında bir nevi terapi niteliği taşır ve buluşmanın sonunda içindekileri kusan bayanlar teker teker bir melek olmuştur. Melek dediğimiz de öyle bildiğimiz beyaz kanatlılardan değil. Çünkü hepsi aldıkları bu gazla karşı cinsin kökünü kurutmaya yemin etmiştir. Tabi asıl korkulması gereken, bu grup düzenledikleri seans sonrası ya karşı cinsle buluşursa? İşte problem bundan sonra başlar. Birbirlerinden akıl alan, birbirleriyle deneyimlerini paylaşıp ders çıkaran bu kızlar artık erkek arkadaşlarıyla buluşup onları kendilerine köle etmek için her türlü pisliği, kandırmacayı yapacaktır. Bu yolda herşey mübahtır diyerek emellerine ulaşana kadar çalışmaya devam ederler. Öte yandan bu kızların tam tersi bir grup vardır ki, onlar sonsuza dek yalnız kalmaya mahkumdur. Bu tipler toplandıklarında aynı şekilde erkeklere sayıp söverler ama terapi sonrası aptal hallerini sürdürüp yalnız kalmaya devam ederler. Bu kısım erkekleri hiç yormaz, başlarının etini yemez, dırdır etmezler çünkü yapılanlara "susmak en büyük erdemdir" diyerek tepki vermezler. İşte bu yüzden buluşmadan hep elleri boş dönerler. "Huzur istiyorum" diyen erkek ise bu tiplerin değerini bilmeyip onlara acı çektiren fettanların peşinden huzur aramaya giderler. Bu nedenle yapılan türk kahvesi temalı seansların dünya üzerinde kimseye faydası olduğu görülmemiştir. Kendisi sadece "40 yıl hatırı var" diyerek kahveyi yapan kişi üstünde bir daha görüşmek üzere baskı kurmaktan öteye geçememiştir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder