Ekim 03, 2011

Bana Bir Günlügüne Lokomotif Verseler

Bugün tarihi Cumhuriyet Treni'ne dokundum... Makinist bölümüne girdim ve hayallere daldım... Koskoca bir demir parçasını, ray dediğimiz iki çubuk arasında belli rotalar içerisinde idare etmek nasıl bir şey acaba diye düşünürken, aslında insanlara hiç yabancı tabirler olmadığını fark ettim. Sonuçta biz de hayatımızı belli sınırlar çerçevesinde idame ettirmiyor muyuz? En özgürlükçü adam bile, bir yerde illa ki "alem ne der" diye düşünüyor... İşte bu duygular içerisindeyken kendimi uçsuz bucaksız tarlalar üzerinde, sadece iki ray arasında uzanan rotada seyir halindeyken buldum. Fakat kendimle baş başa kalıp düşünmek hiç iyi gelmiyor diye aklımdan geçirirken, iç sesim devreye girerek "Yanına alacağın üç şey ne olurdu?" diye sordu. Yine piçlik damarlarım tutmuştu. Fazla düşünmeden aklımdan geçen ilk şeyi söyleyerek "Johnny Depp'i alırdım" dedim. Fakat onun bir korsan olduğunu hatırladıktan sonra "siktir et, karada işe yaramaz" dedim ve bir kenara bıraktım. Yılların aşık olduğum Johnny Depp'i bile fayda etmemişti. Sonuç olarak koskoca treni idare ediyordum, benden alası olamazdı. Bir süre daha düşündüm, illa ki yanıma alacak bir şey bulabilirdim. Brad Pitt'i aklımdan geçirdim, yalnız oldum olası sarışınlardan hoşlanmam ne bileyim böyle çocuk gibi geliyorlar bana erkek dediğin esmer olacak, yapılı boylu poslu olacak. Onu direk eledikten sonra bir de Türklere göz atmaya karar verdim. Popüler olan bir kaç ismin en başını Kıvanç Tatlıtuğ çekiyordu. Ne yazık ki o da sarışındı, hiç düşünmeden Burak Özçivit'e gözümü çevirdim. Yalnız aklımdan geçenlere göz çevirmek değil, alenen göz dikmek denir. "Hayal benim değil mi lan! istediğimi yaparım" diyerek hemen yanıma aldım Burak'cığımı. Allah boş gününde yaratmış derler ya, bir insanın ağzı burnu kaşı gözü bu kadar mı biçimli yerli yerinde olur! Diye düşünürken tekrar hayalime geri döndüm; ben treni idare ederken o da yanımda, sarılıyoruz, öpüşüp koklaşıyoruz.......... derken tren raydan çıktı. Ulan hayal kurmasını bile beceremiyorum, hayal gücüme sıçayım !! Kaza yapmanın neredeyse imkansız olduğu yerde hayal bile olsa ben onu da yaparım, ya raydan çıkarırım ya da bir inek sürüsüne çarparım. Cenabetlik değil mi, hayalimde bile gelir bulur beni. Kendime söylenerek Burak'ı da bir kenara fırlattım o da işe yaramayacaktı. Dere tepe düz, yolumda ilerliyorum. Yalnız başıma olmak hepsinden daha hayırlı, aynen şu anda olduğu gibi. Bir süre daha ilerledim. Yalnız geçmişten hıncımı alamadığım bir kaç insan, ki insan demeye bin şahit ister (kısaca ben öküz diyorum), aklıma geldi. Aniden treni durdurdum. Hayal değil miydi, düşündüğüm anda hepsi yanımda bitti ve önümdeki raylara işledikleri suç sırasına göre bağladım. Hepsi bana teker teker yalvarıyor, "biz yaptık sen yapma, etme, eyleme" diyodu, hatta içlerinden biri işi ilerletti gözümün yağını bile yedi. Şöyle pislik bir bakış fırlattıktan sonra "geberin lan pezevenkler!" dedim ve lokomotifin başına geçtim. Gerçek hayatta alamadığım hırsımı nihayet alacaktım, bu fırsat kaçmazdı. Anahtarı çevirdim ve kontağı çalıştırdım. "Trende kontak mı olur lan" diye kendime küfrederek arkamdaki kazana üç-beş kömür fırlattım. Ağır ağır ilerliyordum... Önümde dizilmiş prens görünümlü piçleri gördükçe içimdeki canavar fırlıyor, adeta gözümü kan bürüyordu. Kurduğum komplo teorilerinin yanında Testere'ye bir film daha çevirirdim, yemin ederim. Hepsine sesimi kısarak "Make your choice" demek de ayrı bir zevkti. Lakin raylara bağladıktan sonra başka bir şans sunmak kadar pislik bir şey de olamazdı. Kurduğum hayal beni mest ediyor, sevinçten adeta kendimi bulutların üzerinde hissediyordum. Derken bir ses "hadi Fulya, karnım acıktı kızaaam in de ciğer yemeye gidelim" dedi. Hayalimin en derin yerinden boğulmak üzereyken irkildim. Bana seslenen en yakın kız arkadaşımdı. Sövsem bir türlü sövmesem bir türlü diye karar aşamasındayken, irkilmenin vermiş olduğu kızgınlıkla  "ulan gerizekalı, iki dakika hayal kurdurmadın! bok ye!" diyerek hiç suçu olmayan birinin daha kalbini kırmış oldum. Oysa arkadaşım acıkan karnını doyurmaktan başka bir şey istememişti. Kahretsin yine kendim ettim kendim buldum. Sonuç olarak hayal kurmak bana hiç yaramıyordu, hemde hiç!!

Cumhuriyet Treni - Edirne
Her ne kadar boyanmış, temizlenip paklanmış olsa da bir süre sonra örümcek ağları sarıyor her bir yanını. Tırmanıp çıkarken elime bulaşan toz kırıntıları, basamaklardaki pislikler derken tepede buldum kendimi. Cumhuriyet Treni'ydi ne de olsa, saygıda kusur etmemek gerekiyordu. Ben de bu saygıya istinaden tozları şöyle bir üfleyerek elimdeki peçete parçasıyla üzerini sildim. Hayalim de o tozlar gibi uçup gitti... Bana da sadece üzerinde bu pozu vermek düştü.

6 yorum:

  1. keşke yazdıklarımı gerçek hayata geçirebilseydim, erkeğe şiddete hayır diye kampanya düzenlenir:))

    YanıtlaSil
  2. Bence o kadar degil :) Ayrica ufak aralarda yazilara goz attigim icin hala bir google hesabim bile yok, bence yeni yazilarinizi aralara sikistirin da sadece takip edenler okuyabilsin.

    YanıtlaSil
  3. Azinlik olmak istiyoruz, soz isyan etmeyecegiz. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İsimsiz yorumlar olmuyor ama, isim alalım sonra istekte bulunalım lütfen :)

      Sil
  4. Merhaba Fulya, arkadaşa ben de katılıyorumm :)

    YanıtlaSil