Ekim 24, 2011

(......)

Hayat, insanı sabrıyla dener, test eder, onaylar ve piyasaya sürer. Bunu farkedebilen kimileri hissettiklerine göre davranır, bazıları ise sırf bu hisler üzerine hayatını kurar. Aşırıya kaçmamakla birlikte hisleri kuvvetli bir insanım. Fakat hissettiklerime adapte olmuş bir şekilde hayatımı sürdürmem. Sabah kalktığımda bulunduğum modum genelde bana iyi ya da kötü bir şeylerin haberini verir. Enerji denen bir gerçeklik içerisinde yaşamın etkilediği, bize yolladığı sinyaller insanın ruh halini biçimlendirmekte ve buna göre dönemsel olarak kişi davranışlarını etkilemektedir. Geçen haftada beni etkileyen öyle bir enerji vardı ki, hiçbir şeye tahammülüm yoktu. Bununla birlikte olur olmaz her şeye bağırıp çağırıyor, tekrarlanan her cümle sinirlerimi bozuyordu. İyi olmadığımın farkındaydım, ama tam olarak nedenini bende bilmiyordum. Ne yazık ki etrafımda olan pek çok kişiyi bu yüzden üzdüm, kırdım... Sonuç olarak mutsuz olan ruh halimi daha da mutsuzlaştırıp, ruhsuzlaştırdım. Geceleri başımı yastığa koyduğumda, düşünceler içerisinde boğulmaktan sabaha karşı yorgun bedenim anca uykuya dalabiliyor, ancak 3-4 saat uyuyabiliyordum. Gerçi durumum hala çok farksız sayılmaz. "Nasıl bir hafta bu!" diye kendime söylenirken birden ülke olarak çok kötü günler geçirdiğimiz aklıma geldi. İlk önce 24 şehit, ardından Van'daki deprem... Karamsarlığımın nedenini yavaş yavaş bulmaya başladım. Bütün bir hafta içinde bulunduğum durum hissettiklerimden kaynaklanıyordu ve nitekim ortaya çıktı. Şimdi rahat mıyım peki? Ne yazık ki hayır, sanki bir şeyler daha olacakmış gibi geliyor. Umarım hislerimde yanılıyorumdur. Ülke olarak çok zor günler geçiriyoruz. Hepimizin kenetlenip, sabırlı olup, koordine olması gerekiyor. 99 depremini yaşamış biri olarak şunu söylemek istiyorum; Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Boşnak, Arnavut fark etmez, hele ki deprem gibi ciddi bir doğal afet durumunda. Ülke olarak hepimizin başı sağ olsun, gerçekten diyecek bir şey bulamıyorum çok üzgünüm...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder