Bazen gereksiz bir biçimde aşırı takıntılı olabiliyorum. Hayır yani gerekli yere neden olmuyorsam! Bendeniz Fulya, saçmalıklarım ve ben uzun ve yorucu bir yaz tatilinin ardından geri döndük. Herkese merhaba, merhaba ;) Bu arada yaz tatili dediğime bakmayın, öğrencilik yıllarımdan kalma alışkanlık işte, dilime pelesenk oldu çıkmıyor. Alışmış kudurmuştan beterdir diye boşuna dememişler. Utanmasam "hala öğrenciyim ben!" diycem. Hatta sırf bunu söylemek için yüksek lisans yapıp üzerine doktoramı vericem, kim bilir belki ben de bir profesör, hızımı alamayıp üzerine de ordinaryus olurum. Tamam tamam, ormanda şirinleri görebilecek kadar uslu bir çocukluk geçirmemiş olabilirim. O yüzden mi, fazla atıp tutmaya bulutların üzerinde dolaşmaya gerek yok. Zira olduğun yerden çabuk düşebiliyorsun. Gerekli/gereksiz olayına gelince de, ben ve taktıklarım kısacası 'harika ikili', pek kısa olmadı ya neyse, bir şarkıya, melodiye, tınıya takınca takıyor işte. Sabahtan akşama, günden haftaya hatta aya aynı şarkıyı tekrar tekrar dinleyebiliyorum. Henüz yıla tamamlamadım, bazı şarkılar hariç, ama yakında yıla da tamamlarım. Mesela "I follow rivers" var, ömrümü yedi parça yemin ederim. Biraz daha dinlersem yılını doldurucam. Hatta 1.yaş kutlaması yapıp kendime "aferin kusana kadar dinledin" plaketi vericem. Eee, başarı başarıdır ne de olsa, her türlüsünü ödüllendirmek gerekir. Fakat şu sıra "olmasa mektubun" parçasına takmış durumdayım. Ne güzel söylemiş vaktinde Yeni Türkü... Hayır yani bunalıma girmek benim neyime! Ben kim, bunalıma girmek kim... Dinlerken "bu sefer moda giricem arkadaş!" dedikten sonra, her defasında aklıma abuk bir şey geliyor gülmekten hem modumu hem de şarkıyı piç ediyorum. Sonra yaptığım aptallıkla ortada kalıyorum. Ama olsun, hiç olmasa da müzik ruhun gıdasıdır, bende bu yöntemle besleniyorum. Neyse, bi de siz dinleyin belki aranızdan bir kaçı benim yerime moda girer de, hiç olmazsa bu yazdıklarım boşa gitmez.
öğrencilik hayatımın bana verilmiş tüm görevlerini tamamladığım şu günlerde, ben de ne yaptığımı gerçekten bilmiyorum... adı üstünde bu blog sadece "GÖSTERMELİK"
Eylül 28, 2012
you're welcome!
Yazın bitişini ilan ettikten sonra, aylar süren sessizliğimin bana vermiş olduğu 'istediğin kadar sapıtabilirsin' yetkisine dayanarak, yazılarıma başlamış bulunuyorum. Beni takip edenlere ve yazılarımı okumaya değer görenlere sabır, insanlara bu eziyeti reva gördüğüm için de kendime bin türlü lanet diliyorum. Ufak bir girizgahın ardından, bu sayfalara dönüşüm şerefine aklımdan geçenleri buraya sular seller gibi dökmek geliyor içimden, çok özlemişim... Lakin yazı yazmaya bu ara pek idmanım kısacası ilhamım yok. O yüzden mi, sürçü lisan edersem affedin beni.
Bazen gereksiz bir biçimde aşırı takıntılı olabiliyorum. Hayır yani gerekli yere neden olmuyorsam! Bendeniz Fulya, saçmalıklarım ve ben uzun ve yorucu bir yaz tatilinin ardından geri döndük. Herkese merhaba, merhaba ;) Bu arada yaz tatili dediğime bakmayın, öğrencilik yıllarımdan kalma alışkanlık işte, dilime pelesenk oldu çıkmıyor. Alışmış kudurmuştan beterdir diye boşuna dememişler. Utanmasam "hala öğrenciyim ben!" diycem. Hatta sırf bunu söylemek için yüksek lisans yapıp üzerine doktoramı vericem, kim bilir belki ben de bir profesör, hızımı alamayıp üzerine de ordinaryus olurum. Tamam tamam, ormanda şirinleri görebilecek kadar uslu bir çocukluk geçirmemiş olabilirim. O yüzden mi, fazla atıp tutmaya bulutların üzerinde dolaşmaya gerek yok. Zira olduğun yerden çabuk düşebiliyorsun. Gerekli/gereksiz olayına gelince de, ben ve taktıklarım kısacası 'harika ikili', pek kısa olmadı ya neyse, bir şarkıya, melodiye, tınıya takınca takıyor işte. Sabahtan akşama, günden haftaya hatta aya aynı şarkıyı tekrar tekrar dinleyebiliyorum. Henüz yıla tamamlamadım, bazı şarkılar hariç, ama yakında yıla da tamamlarım. Mesela "I follow rivers" var, ömrümü yedi parça yemin ederim. Biraz daha dinlersem yılını doldurucam. Hatta 1.yaş kutlaması yapıp kendime "aferin kusana kadar dinledin" plaketi vericem. Eee, başarı başarıdır ne de olsa, her türlüsünü ödüllendirmek gerekir. Fakat şu sıra "olmasa mektubun" parçasına takmış durumdayım. Ne güzel söylemiş vaktinde Yeni Türkü... Hayır yani bunalıma girmek benim neyime! Ben kim, bunalıma girmek kim... Dinlerken "bu sefer moda giricem arkadaş!" dedikten sonra, her defasında aklıma abuk bir şey geliyor gülmekten hem modumu hem de şarkıyı piç ediyorum. Sonra yaptığım aptallıkla ortada kalıyorum. Ama olsun, hiç olmasa da müzik ruhun gıdasıdır, bende bu yöntemle besleniyorum. Neyse, bi de siz dinleyin belki aranızdan bir kaçı benim yerime moda girer de, hiç olmazsa bu yazdıklarım boşa gitmez.
Bazen gereksiz bir biçimde aşırı takıntılı olabiliyorum. Hayır yani gerekli yere neden olmuyorsam! Bendeniz Fulya, saçmalıklarım ve ben uzun ve yorucu bir yaz tatilinin ardından geri döndük. Herkese merhaba, merhaba ;) Bu arada yaz tatili dediğime bakmayın, öğrencilik yıllarımdan kalma alışkanlık işte, dilime pelesenk oldu çıkmıyor. Alışmış kudurmuştan beterdir diye boşuna dememişler. Utanmasam "hala öğrenciyim ben!" diycem. Hatta sırf bunu söylemek için yüksek lisans yapıp üzerine doktoramı vericem, kim bilir belki ben de bir profesör, hızımı alamayıp üzerine de ordinaryus olurum. Tamam tamam, ormanda şirinleri görebilecek kadar uslu bir çocukluk geçirmemiş olabilirim. O yüzden mi, fazla atıp tutmaya bulutların üzerinde dolaşmaya gerek yok. Zira olduğun yerden çabuk düşebiliyorsun. Gerekli/gereksiz olayına gelince de, ben ve taktıklarım kısacası 'harika ikili', pek kısa olmadı ya neyse, bir şarkıya, melodiye, tınıya takınca takıyor işte. Sabahtan akşama, günden haftaya hatta aya aynı şarkıyı tekrar tekrar dinleyebiliyorum. Henüz yıla tamamlamadım, bazı şarkılar hariç, ama yakında yıla da tamamlarım. Mesela "I follow rivers" var, ömrümü yedi parça yemin ederim. Biraz daha dinlersem yılını doldurucam. Hatta 1.yaş kutlaması yapıp kendime "aferin kusana kadar dinledin" plaketi vericem. Eee, başarı başarıdır ne de olsa, her türlüsünü ödüllendirmek gerekir. Fakat şu sıra "olmasa mektubun" parçasına takmış durumdayım. Ne güzel söylemiş vaktinde Yeni Türkü... Hayır yani bunalıma girmek benim neyime! Ben kim, bunalıma girmek kim... Dinlerken "bu sefer moda giricem arkadaş!" dedikten sonra, her defasında aklıma abuk bir şey geliyor gülmekten hem modumu hem de şarkıyı piç ediyorum. Sonra yaptığım aptallıkla ortada kalıyorum. Ama olsun, hiç olmasa da müzik ruhun gıdasıdır, bende bu yöntemle besleniyorum. Neyse, bi de siz dinleyin belki aranızdan bir kaçı benim yerime moda girer de, hiç olmazsa bu yazdıklarım boşa gitmez.
Etiketler:
I follow rivers,
Olmasa mektubun,
öğrencilik,
takıntı,
yaz tatili,
Yeni Türkü
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder